24 Mart 2023 Cuma

“GÖNLÜ TAŞ OLANIN ŞEHRİ TAŞ, GÖNLÜ AŞK İLE DOLU OLANIN ŞEHRİ GÜLİSTAN OLUR.”

 “GÖNLÜ TAŞ OLANIN ŞEHRİ TAŞ, GÖNLÜ AŞK İLE DOLU OLANIN ŞEHRİ GÜLİSTAN OLUR.”

Kahramanmaraş depremiyle birlikte şehirlerimiz yerle bir oldu. Oralarda aslında şehir filan yoktu! Yığınla betonlar, onlarda çürüktü…

600 yüz yıl dünyanın en şiirsel şehirlerini inşa ettik Osmanlı coğrafyasında. Fakat yüzyıldır çok barbarca katlediyoruz kendi narin, ince o şiirsel şehirlerimizi. Maalesef bu topraklarda Osmanlı ruhu öldü… Yalnızca Balkanlar’da yaşıyor -o ruhtan habersiz insanlarla… Ah Osmanlı…

“İnsan şehri inşa ederken, aslında taşın toprağın arasında kendisini inşa eder. Gönülde her ne var ise, şehir olarak görünür. Gönlü taş olanın şehri taş, gönlü aşk ile dolu olanın şehri gülistan olur”. Ne güzel söylemiş Hacı Bayram Veli Hazretleri.

Şehirsiz medeniyet olmaz. Ancak şehri düşleyen, o şehre ruhunu veren yüce gönüllü insanlarıdır; ufukları, sonsuzluğun burçlarında gezinen yürekli insanlar; şair ruhlu, irfan yüklü, ilim deryası edeb ve sanat erbabı şahsiyetler..

Mahvetmeyin “o” insan kokan şehirlerimizi. İnsanlarımızı, yarınlarınızı daha fazla kazanma hırsınıza kurban etmeyin… Bırakın bizim olan şehirlerimiz bize ait kalsın. Öldürmeyin mahallemizdeki komşuluk ilişkilerimizi gökdelenlerinizle, yokluğunda kapısını çaldığımız bakkal amcamızı ucube AVM’lerinizle. Biz şehirlerimizin New York, Paris, Dubai, ya da Magnesia… olmasını istemiyoruz. Biz taklit etmek /edilmek istemiyoruz. Kıymayın şehirlerimizle birlikte çocuklarımıza, torunlarımıza...

Müslüman Şehir

Müslüman şehir / Medine tasavvuru… dişe dokunur birkaç cümle aktarmanın yararlı olacağını düşüncesi ile;

“Norveçli Monica Salmouk İslam hakkında çok araştırma yapmış, kitap okumuş; ama Müslüman olmaya Oslo’da gittiği İslam Kültür Merkezi’nden etkilenerek karar vermiş...”

Monica’nın hikâyesine benzeyen binlerce olay yaşanıyor dünyamızda. Yaşanan fiziki ortam, yapılar, ibadethaneler, binalar, şehirler değişiminize daha büyük bir etkide bulunurlar. Ve sizi ona uygun yaşamaya zorlar…

Son 20 yıl Türkiye “belediyelerin fiziki hizmetleri konusunda çağ atladı. Atladı da… “Maddi olarak her şeyi sunduğumuz ve sunmaya devam ettiğimiz insanlarımızın gönlüne, kültürüne, manevi dünyasına; bunların geleceğine yatırım yapın” artık dediğini duyuyor gibiyim Anadolu insanının.

Cadde ve sokakları buram, buram huzur veren şehirler...

Kapı önlerinde kardeşliğin ve muhabbetin sofralarının kurulduğu şehirler...

Yolda yürürken düşen birisini elinden yapışıp onu ayağa kaldıracak onlarca elin uzandığı “o” şehirler…

Leyleklerin evlerin çatılarında, sokaklarda, yuva yaptığı huzurlu şehirler...

Ezanları ile dinleyenleri ötelere taşıyan şehirler…

Bahçelerinin buram buram gül kokan camilerinin olduğu şehirler…

Ruhunu da inşa etmemiz gereken Manisa’lar…

Yol, su, kanal, kaldırım, park bahçe, sağlam binalar bunlar elbet olacak. Yetkili ve etkililerin gündeminde olmayan şehre ruh veren hizmetler ne zaman?..

Deprem bölgesindeki şehirlerimizi hem depreme dayanıklı hem de güçlü kültürel kimlikleri olan şehirler olarak inşa etmek için kolların sıvandığını görüyoruz. Başta Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum;  deprem boyunca en yoğun çalışan, yıkılan şehirlerimizi bizim medeniyet mefkûremiz ekseninde yeniden inşa etmek için çırpınan bakanlarımızdan biri. Değerli bakanımı gönülden kutluyorum…

Sayın bakanım:

Yıkılan şehirlerimizi ve yeni kurulacak yerleşim yerlerimizi, sözünü ettiğiniz gibi “bizim medeniyet mefkûremiz ekseninde” inşa etmekten zerre taviz vermeyin lütfen.

“Müslüman halka Müslüman şehirler inşa edelim. Monicaları Müslüman yapacak şehirler, Meryemleri Mariya yapacak şehirler değil!..” 

Şehirlerimizin kayıp ruhunun yakalama temennisiyle..

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder