2 Ağustos 2020 Pazar


Bayramınız Mübarek Ola…

Bu seferde bayramlaşma olmayacak; göz teması ile candan sarılmalar…. Hani "Nerede o eski bayramlar" denir ya. Bu sefer gerçekten o bayramları çok özlediğimi hissediyorum. Özel bir bayram anım yok ama o herkesin dilindeki eski bayramlar benim için zaten özel ve unutulmazdı.

Köyümüzde, benim bildiğim 1970’li yıllardaki bayramlarda, bazı ailelerde, bütün köylünün katılımıyla birlikte yemekler yenirdi; Bu ziyafetlerde, yere serilen sofralar, lezzetli yemekler, yağlı ve ballı olanını çok severdim. Hiçbir zaman alkollü içki içilmez; içecek olarak su, ayran ikram edilirdi. Yemeklerden sonra aksakallılar kabadayı edasıyla anlattığı hatıraların neşesi, herkeste ikinci bir bayram havası oluşturur, böylece bayramın sevinci daha da artarak apayrı bir havaya bürünürdü.

Bayram anısı deyince nedense çocukluğum geliyor aklıma. Arefe geceleri; bayram için anne babaların yeni aldığı ayakkabıları koynumuza alıp uyuma diye bir lüksümüz yoktu. Giyeceğimiz lastik ayakkabının yırtık olmaması, elbisenin yamalı olmaması bizim için mutluluktu.  

Ben şimdi yine gidiyorum köyüme… Yürüyorum, eskiden yürüdüğüm yollarda ama yarısı yırtık eski fotoğraflar gibi tamamlanmamış hissediyorum kendimi. Arada bir arkama, sağıma soluma bakıyorum ama ne arkadaşlarımı ne de çocukluğumu görebiliyorum. Oralara bir yerlere bakıyorum ama bir türlü bulamıyorum çocukluğumu. Yakın arkadaşım Siyam Mustafa yok, yanında Dursun Ali ebediyette…

Sağıma ve soluma bakıp,  “buralarda bir yerde çocukluğumu kaybettim, bulursanız size zahmet bana gönderir misiniz? aklımdan geçmiyor değil.  Ama biliyorum ki; çocukluk bir kere kaybolunca bir daha bulunamıyor maalesef. Tıpkı o eski bayramlar gibi...

İyi bayramlar çocukluğum... İyi bayramlar hüzünlerim, üzüntülerim... İyi bayramlar neşelerim, gülüşlerim... İyi bayramlar çok ama çok sevdiklerim; Babam, Anneannem, Hanefi, Rafet, Yusuf Çakır, O mangal yürekli kayın babam fırıncı İdris, edep timsali kayın validem,   Tezcan Ödemiş, Osman Hayrı…

Bayramlar bize zamanı anlatıyor. Sevgiyi, saygıyı, dayanışmayı, barışmayı. Zaten yaşamın ve yaşamanın kendisi bir bayram değil mi?  

Çok Şükretmek lazım. Görmenin nasıl bir bayram olduğunu, görme özürlü Mehmet Göktaş’a sormalı…    
Can Yücel'in dediği gibi: "Nefes almak bayramdır, soluksuz kalınca anlar insan…
Sahip olduğumuz,  sızlamayan her organa sahip olmak bir bayramdır.

Bayramınız mübarek ola…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder