Bayramınız Mübarek Ola…
Bu seferde bayramlaşma olmayacak;
göz teması ile candan sarılmalar…. Hani "Nerede o eski bayramlar"
denir ya. Bu sefer gerçekten o bayramları çok özlediğimi hissediyorum. Özel bir
bayram anım yok ama o herkesin dilindeki eski bayramlar benim için zaten özel
ve unutulmazdı.
Köyümüzde, benim bildiğim 1970’li
yıllardaki bayramlarda, bazı ailelerde, bütün köylünün katılımıyla birlikte yemekler
yenirdi; Bu ziyafetlerde, yere serilen sofralar, lezzetli yemekler, yağlı ve
ballı olanını çok severdim. Hiçbir zaman alkollü içki içilmez; içecek olarak
su, ayran ikram edilirdi. Yemeklerden sonra aksakallılar kabadayı edasıyla anlattığı
hatıraların neşesi, herkeste ikinci bir bayram havası oluşturur, böylece
bayramın sevinci daha da artarak apayrı bir havaya bürünürdü.
Bayram anısı deyince nedense
çocukluğum geliyor aklıma. Arefe geceleri; bayram için anne babaların yeni
aldığı ayakkabıları koynumuza alıp uyuma diye bir lüksümüz yoktu. Giyeceğimiz
lastik ayakkabının yırtık olmaması, elbisenin yamalı olmaması bizim için
mutluluktu.
Ben şimdi yine gidiyorum köyüme… Yürüyorum,
eskiden yürüdüğüm yollarda ama yarısı yırtık eski fotoğraflar gibi
tamamlanmamış hissediyorum kendimi. Arada bir arkama, sağıma soluma bakıyorum
ama ne arkadaşlarımı ne de çocukluğumu görebiliyorum. Oralara bir yerlere
bakıyorum ama bir türlü bulamıyorum çocukluğumu. Yakın arkadaşım Siyam Mustafa yok, yanında Dursun Ali ebediyette…
Sağıma ve soluma bakıp, “buralarda bir yerde çocukluğumu kaybettim,
bulursanız size zahmet bana gönderir misiniz? aklımdan geçmiyor değil. Ama biliyorum ki; çocukluk bir kere
kaybolunca bir daha bulunamıyor maalesef. Tıpkı o eski bayramlar gibi...
İyi bayramlar çocukluğum... İyi
bayramlar hüzünlerim, üzüntülerim... İyi bayramlar neşelerim, gülüşlerim... İyi
bayramlar çok ama çok sevdiklerim; Babam, Anneannem, Hanefi, Rafet, Yusuf Çakır,
O mangal yürekli kayın babam fırıncı İdris, edep timsali kayın validem, Tezcan Ödemiş, Osman Hayrı…
Bayramlar bize zamanı anlatıyor.
Sevgiyi, saygıyı, dayanışmayı, barışmayı. Zaten yaşamın ve yaşamanın kendisi bir
bayram değil mi?
Çok Şükretmek lazım. Görmenin
nasıl bir bayram olduğunu, görme özürlü Mehmet Göktaş’a sormalı…
Can Yücel'in dediği gibi: "Nefes almak
bayramdır, soluksuz kalınca anlar insan…
Sahip olduğumuz, sızlamayan her organa sahip olmak bir
bayramdır.
Bayramınız mübarek ola…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder