11 Nisan 2020 Cumartesi


Allah Devlete Zeval Vermesin!..

Evet bir buhran yaşıyoruz ve bunun için her birimiz olan biten için bir anlam arayışı içindeyiz. Her birimiz karşı tarafın fikrini merak ediyor, sanki beynimizin içinde bir umut ışığı çakacak ve aydınlanma sağlayacak bir şey duyacağız. Oysa şimdilik kimsenin böyle bir cevabı yok…
Birbirimizi çok özledik… Meğer yüz yüze gelmek, sarılmak, tokalaşmak, kanepeleri paylaşmak ne kadar da kıymetliymiş… Yine de şükredilecek çok imkâna sahibiz…
Elbette zor durumda kalanlar da var. Onlara da Devlet Baba’nın eli uzanıyor ve uzanmaya da devam edecek…

Bir virüs bütün dünyayı teslim almış...
Dün bütün dünyayı idare etme gayretinde olan, hükümetleri deviren, dilediğini öldürüp, dilediğini yaşatan güçler büyük bir acziyet içindeler…
İtalya Rus ordusuna “yardım et” çağrısı yapıyor…
Sağlık sektörü çöken ABD ve Avrupa'da ordu sokağa iniyor…
İnsanlar korku ve endişe içinde…
Yüzbinlerce hasta…
On binlerce ölü...
Kıyamet provası gibi...
Buz pistlerini morg olarak kullanmaya başlayan Batı ülkeleri… 
NATO'dan acil yardım isteyen bir İspanya…
 Ya İtalya…
Salgın karşısında mücadele edemez noktada yaşlılarını kaderine terk etmiş bir İtalya…
Ya O kıtalara hükmeden İngiltere...
Kraliçesi dahi ülkesini bırakıp kaçan ve sokağa çıkma yasağı ile büyük bir panik içinde...
Türkiye’de bedava dağıtılan maskeler süper güç ABD’de para ile bulunamıyor…

Ya Türkiye…
 “Türkiye, 2002 yılından sonra Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde sağlık alanında inanılmaz bir dönüşüme imza attı”.
Devletimiz dimdik ayakta canını dişine takıp milleti için çalışıyor...
Dünyanın yardım taleplerine karşı sağlık yardımı gönderen bir Türkiye var artık…
Bu şaka değil gerçek…
Bu ortamda dahi 20 den fazla ülkeye şefkat elini uzatan bir Türkiye var…
Kimin liderliğinde?
Recep Tayyip Erdoğan’ın...
Türkiye 2002 yılından sonra Erdoğan'ın liderliğinde sağlık alanında inanılmaz bir atılıma imza attı...
Bugün Avrupa’nın o koca, koca ülkelerinde yaşanan dramları görünce,  Türkiye'de sağlık alanında yapılan yatırımların ne kadar doğru olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz…
Ülkemizde daha düne kadar şehir hastaneleri için atıp tutanlar, neredesiniz?..
Hakkı teslim etmenin zamanı gelmedi mi?
"18 sene önce Türkiye'de Şehir Hastanesi var mıydı?"
Hayır yoktu...
Bugün toplam yatak kapasitesi 45 bine yakın, her yönü ile muhteşem 10 dan fazla Şehir Hastanesi halkın hizmetinde...
2002'de Türkiye'deki hastanelerde toplam 19 bin nitelikli yatak varken, bugün sayıları 140 bini aştı…
Nereden nereye?
Bütün bunlar kimin liderliğinde yapıldı?
Erdoğan'ın liderliğinde...
Ya olmazsa olmaz olan yoğun bakım üniteleri…
Türkiye’de 2002'de 2 bin olan yoğun bakım yatak sayısı…
Bugün 43 bine yakın…
Dikkatlice okuyun lütfen; dünyada kişi başına düşen yoğun bakım yatak sayısı sıralamasında Türkiye 1. Sırada...
Şaka değil bu gerçek…
Kimin liderliğinde? Devlet Baba; Erdoğan'ın liderliğinde…
Bugün yılda 200 binden fazla kişiye ücretsiz evde sağlık hizmeti verilmesine ne diyeceksiniz peki?
Dahası…
Ambulans helikopterleri yabancı filmlerde seyrederdik…
Türkiye'de 2002'de hiç yokken, bugün 20 ambulans helikopter hizmet veriyor!
Daha neler, neler…
Kimin liderliğinde? Erdoğan'ın liderliğinde...
Gelelim bugünün meselesine…
Elinizi vicdanınıza koyun içeriden ve dışarıdan bunca bunca saldırıya karşı “Devlet Baba”  neyimizi eksik etti?
Şimdi de koronavirüs salgını…
Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Bosna-Hersek ve Kosova'ya, hatta büyük Avrupa devletlerine tıbbi yardım malzemeleri gönderen bir Türkiye var…
Allah Devlete Zeval Vermesin!
Bugün dünyada yaşlıların ölümünden neredeyse hiç rahatsız olunmazken, bizim ülkemizde 65 yaş üstü insanların ihtiyaçlarını gidermek için her gün kapılarını çalarak ihtiyaçlarını not edip servis yapan bir devlet var…
Türkiye bütün dünyaya “Sosyal devlet nasıl olur” dersi veriyor…

İnşallah bu zor günleri de birlikte aşacağız…
Yeter ki yetkilileri dinleyelim ve tedbirleri alalım…
"Yaşamak güzeldir" diyorsak, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini görmek istiyorsak, İtalya, İspanya Fransa, ABD olmak istemiyorsak evde kalmak bir vatan borcu...
Sen, Ben, O, Hepimiz!..
Allah Devlete Zeval Vermesin! Amin…

5 Nisan 2020 Pazar


    


DÜNYADA İYİ ŞEYLER DE OLUYOR!                       

Dünyayı adeta esir alan korona salgını, hayatı çekilmez hale getirse de, yaşanan bir takım olaylar bizleri ümitlendiriyor.

Haftalardır eve hapsolmuş olmanın, sadece pencereden ıssız sokakları izlemenin ötesinde bir hareket alanının olmayışı, hele de nerede duracağını kestirilemeyen ölüm haberleriyle çok sıkıntılı günler yaşıyoruz.
Bunun yanında yıllardır görüşme imkanı olmayan dostlarımı hatırlamak, yıllar sonra annemle birlikte olmak, ona hizmet etmek,  duasını almak; benim için çok önemli bir kazanım… Olması gereken güzel şeyler…

Başka bir pencere ise;  iki hafta karantinaya alının Ronaldo’nun yaptığı açıklamada,  bu süre zarfında bol bol kitap ve Kur’an-ı Kerim okuduğunu söylemesi ayrı bir mutluluk olarak ortaya çıkıyor.

Bunların yanında,  Endülüs İspanya’sında 500 yıl sonra ezanın açıktan okunması ve bunun İspanyol halkı tarafından yadırganmaması önemli bir gelişme.

Ya Almanya ve Fransa’da şimdiye kadar izin verilmeyen minarelerden ezan okunmasına virüs salgını vesilesiyle tahammülün, hoşgörünün oluşması...

Virüs salgını sona erince özellikle Avrupa ülkelerinde İslam düşmanlığının yeniden hortlaması söz konusu olmayacağını zannediyor ve Haçlı anlayışın bile köklü bir değişime uğrayacağını düşünüyorum.

Ayrıca ABD başta olmak üzere İtalya ve diğer ülkelerde ellerin dua için “Semaya” açılması bir başka güzellik.

Korona salgını vesilesiyle Batıllar arasında Müslümanlara karşı hoşgörünün gelişmiş olması memnuniyet verici olmakla birlikte,  aynı gelişmenin içimizdeki bir takım kimselerde oluşmaması çok üzücü… Çünkü onlar halâ başörtülü görünce bir yerlerine iğne batmışçasına tepki vermeyi sürdürüyorlar. Elbette gösterilen bu tepkinin sebebinin örtü olmadığını, onun ifade ettiği mana olduğunu çok iyi biliyoruz…

Bu ülkede hep birlikte yaşamak zorunda olduğumuza göre, kendi içimizdeki,  Canan. K. gibi İslam'a hakaret, halkı aşağılama, tehdit ve küfürle yatıp kalkan hazımsız çirkin yüzlüler;  Haçlılardan tahammül ve hoşgörüyü öğrenirler umarım.

İspanya’da 500 yıldır izin verilmeyen ezanın açıktan okunmasına gösterilen “tahammül”ün, içimizde de gerçekleşmesi zor olmayacağı ümidiyle…

Selam, saygı ve dua ile