Alman devlet adamı Bismarck: "Sosis
imalatı ve siyasi pazarlıklar halk önünde yapılmaz. İkisi de mide
bulandırır" demiş.
Ya bizim bulandırıcılar
Aslında Bismarck'ın bu sözü evrensel
ölçüde bir değer taşımaktadır.
Mesela, FETÖ'nün devlete ve hemen her
kuruma sızmasına karşı mücadeleyi sürdüreceklerinden hiç söz etmeyen, gözünü ve
kulağını Ankara yerine Kandil'e dikmiş, kirli pazarlıklar içinde olan siyasetçiler
yok mu meydanlarda?
Bugün sahnede olan Cumhur İttifakı ve
Millet İttifakı değildir.
Hem Cumhur İttifakını hem de Millet
İttifakını aşan bir olgu var sahnede.
Çünkü her iki isim de, bir tarafı ve
düşünceyi temsil ediyor.
Bu nedenle tartışmamız gereken,
isimlerden ziyade isimler üzerinden ortaya çıkan "taraf"lardır. Bu
Ankara ve İstanbul’da, Manisa’da da böyledir.
Lafı uzatmaya gerek yok.
Millet İttifakı eski Türkiye'yi, Cumhur
İttifakı ise yeni Türkiye'yi temsil ediyor.
İsimlere takılmayın. Önemli olan “temsil
ettikleri, içinde gizledikleri, sinsilikleri”dir.
Gençler, hamfendiler, beyefendiler:
Cumhur İttifakı, MHP’nin çok istediği
ama AK Parti’nin mecburen evet dediği bir ittifak değildir, milletin ve ülkenin
yüksek menfaatinin olacağı tarihî bir oluşumdur.
Bu ittifakın başarısı, bizim
oylarımızla tarihin seyrini değiştirecek, siyasî hayatımıza yön verecektir. En
büyük yararını ise istikrarla millet görecektir.
31 Mart Pazar günü Türkiye tarihinin
en önemli seçimlerinden birisinde daha oy kullanmak üzere sandığa gidilecek.
Çanakkale’yle başlamayıp 15 Temmuz’la
bitmeyen istiklal mücadelemizde, vereceğimiz oylarla kalbimizi taşın altına
koyup koymadığımızı ispat edeceğiz...
Lütfen buraya dikkat!
Yukarıdaki cümleler garip değil mi?
Biz hep “hiç olmadığı kadar birlik ve beraberliğe muhtaç”, hep “devletinin
istiklali ve milletinin istikbali tehdit altında” bir coğrafyanın evlatları
olmak zorunda mıyız Allah aşkına?
Her seçim, bir başka sebepten
tarihimizin en önemli seçimi oluyor; her gelen gün bizi millet ve kardeş olmaya
biraz daha mecbur kılıyor, farkında mısınız?
Efendiler:
Ülkemize sığınan 3,5 milyon mazlum ülkelerine
huzur içinde geri dönmüş olsa,
Kandil’e bayrağımız dikilse,
PKK diye bir derdimiz kalmasa, FETÖ
tamamen bertaraf edilse,
ABD ve Avrupa Türkiye’de100 yıldır
rahatlıkla yapmaya alıştıkları müdahaleleri yapabilme imkanını külliyen
kaybetse,
“Kürdistan’da kazanacağız, Batıda da
AKP’ye ve MHP’ye kaybettireceğiz” diyenlerin izalesi…
Türkiye düşmanı namussuzlar güruhu, içeride
ve dışarıda tetikte beklemiyor olsa,
Bertaraf edilmeye başlanan statüko ve vesayet
tehdidi tamamen bitse, beka, beka diye feryat edileceğini mi zannediyorsunuz?
Gel gör ki! Kazın ayağı öyle değil…
Hepsi bir tarafa…
Millet düşmanı FETÖ ve PKK hainleri
ile mücadeleyi sürdürmeyi bırakın; engellemeye çalışan bu işbirlikçilere, ben nasıl
taraf olurum?
Gayemiz ulvi, derdimiz büyük, yükümüz
ağır, düşmanımız çok…
O halde söyleyin, ben kime oy vereyim?
Söyleyin gençler!
Selam muhabbetlerimle…