Meşrulaştırılmış
çılgınlığa dönüştürülen “yılbaşı kutlamaları…”
Yılbaşı
kutlamaları ilk bakışta yeni yıla girişin kutlamaları gibi gözükse de aslının;
Hristiyan Batı dünyasının Noel bayramıyla yakından ilgili olmadığını kimse
iddia edemez. Hristiyan batı, Aralık
ayının son haftasını, İsa’nın doğum arifesi olduğundan, en önemli dini bayramları olarak kabul etmişlerdir. Bu hafta içerisinde kiliseye giderler,
birbirlerini ziyaret edip hediyeleşirler. Dini bir kutlama içinde geçen Noel
bayramı akabinde ise, yeni yıla girişi büyük bir çılgınlıkla kutlarlar.
Biz
Müslüman toplumlarda "yılbaşı kutlaması" adı altında düzenlenen
eğlenceleri ise; hiçbir kültürel ve geleneksel temele oturtamazsınız. Müslüman
toplumlarda yılbaşı kutlamaları Batı'nın körü körüne taklit edilmesinin veya
Hristiyan Batı'nın kültür ihracının bir sonucundan başka hiç bir şey değildir!
Oysa
kendi kültürel mirasımızdan ve dini anlayış ve heyecanımızdan kaynaklanan
değerleri, gelenek ve adetleri iyileştirerek yaşatmaya ve geliştirmeye çalışmak
bir Müslüman olarak vazifemiz değil mi?
Meşrulaştırılmış
çılgınlığa dönüştürülen yılbaşı kutlamaları; içki, kumar ve gayri ahlaki eğlencelerin, aile
ve ülkemizin geleceği açısından büyük bir ahlaki erozyonu beraberinde getiriyor!
Milli
ve manevi değerlerimizi daha fazla önemseyip öne çıkarmamız gerekirken; Kültürümüzden
kendi milli hasletlerimizden uzak yetiştirilen evlatlarımızla maalesef geleceğimize
adeta dinamit yerleştiriyoruz. Çok iyi bilmeliyiz ki; çocuklarımız bizlerden ne
görüyorlarsa büyüdüklerinde onu yaparlar!
Yılbaşı kutlamaları için; “Celladına aşık olmak tam da bu değil midir”? Diyor Yusuf Kaplan.
Sezai Karakoç ise; "Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun"…
Çocuklarımıza
örneklememizle tarihine, kültürüne; gerçek kimliğiyle buluşturmak ümidiyle; 2020
Yılı, tüm insanlığa hayırlar getirsin İnşallah…
Selam
ve dua ile…