Bizans
başkenti Konstantinopolis Patriği'nin patrik kilisesi ve Ortodoks Kilisesi'nin
bin yıl boyunca merkezi olan Ayasofya…
“Kutsal
bilgelik” ya da "ilahî bilgelik” anlamına gelen “Aya Sofya”…
Ayasofya,
İslamiyet’in doğuşundan önce yapılmıştı (532-537). Roma İmparatoru Jüstinyen Ayasofya’yı yaptırdığında Kudüs’e doğru
dönmüş: Ey Süleyman seni geçtim, seni yendim demişti. Böylece Hazret-i Süleyman
Aleyhisselâm’a meydan okuma manası taşıyordu ifadesiyle o kilise!
Hıristiyanlığın sembolü. Böylece İslamiyet’e karşı üstünlüklerini hakikat
olarak değil de Ayasofya ile ifade ediyorlardı…
920 Yıl sonra…
29 Mayıs 1453, Bizanslılardan harabe
halinde alınan Ayasofya’ya İslâm mührü vurulur!..
Hz. Muhammed'in (s.a.v)
"Kostantiniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden kumandan
ne güzel kumandandır, onu fetheden ordu ne güzel ordudur" hadis-i şerifindeki övgüye mazhar
olabilmek için İslam orduları birçok kez binlerce sahabe ve tabiinle beraber
İstanbul'a geldi. Birçoğu kuşatma
esnasında şehadet şerbetini içtiler. Bu sahabelerden; 80-90 yaşlarında olmasına
rağmen Hz. Muhammed'in (s.a.v) hadis-i şerifinin övgüsüne mazhar olmak için
İstanbul seferine katılan Hz. Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a)… Ve binlerce Sahabe…
Daha 21
yaşında iken 1.100 yıllık Bizans İmparatorluğunu tarihten silmek Fatih Sultan
Mehmet Han’a nasip olur...
567 yıl
önce, 29 Mayıs 1453 Salı günü, Fatih Sultan Mehmet ve ordusu 52 gün süren
kuşatma sonunda şehre girer, şehrin her tarafından göklere yükselen tekbir ve
ezan sesleri arasında, Ayasofya’ya gelir…
Fethin
timsali olan Ayasofya’yı, kıyamete kadar cami olması şartıyla vakfeden Sultan
Fatih, Ayasofya Caminin vakfiyesine şu duasını ekler:
“Benim bu mabedim,
dünya durdukça cami olarak kalacaktır. Her kim benim bu mabedimi camilikten
çıkarıp başka bir şeye çevirirse; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların
lâneti onun üzerine olsun! Onlar, hiç hafiflemeyen bir azabın içinde kalsınlar!
Öyle ki, yüzlerine bakan ve kendilerine şefaat eden hiç kimse bulunmasın”!..
Tam 481 boyunca ezanlar, kametler, tekbirler,
Kur’an tilavetleri kubbesinde çınlayıp duran Ayasofya…
“Ürperdi
hayalim, bu nasıl korkulu rüya...
Şaştım, neyi
temsil ediyorsun, Ayasofya?
Bayram,
Ramazan, Cuma, mübarek gecelerde,
Avize değil,
mum bile yanmaz mı içerde?
Hangi eller
sana akşamları zincir vuruyor?..
Ey derin
facia, manzumeye sen sığmazsın,
Tutuşup
yanmada kalbim, seni tarih yazsın! Dizeleriyle feryat ediyor merhum,
güzel insan Ali Ulvi Kurucu
(Allah c.c. ondan razı olsun).
Ayasofyasız
İstanbul, İstanbulsuz Türkiye olmaz!..
Ayasofya’yı
sıradan bir mabet olmaktan çıkarıp sembolleştiren; Peygamber müjdesi şehrin
yüreğini teşkil ediyor...
Bu kimliği
ile Ayasofya, Osmanlı Asırlarında çok önemli…
O kadar ki,
Ayasofya İmamına saray protokolünde yer verilirdi...
Yüzyıllar
geçti Ayasofya huzur içinde idi…
Bir gün
geldi, huzurun yerini huzursuzluklar kapladı; Fatih‘in İstanbul‘u yetim kaldı…
1 Şubat 1934‘te
acı bir haberle; "Ezanlar susacak, bu ma‘bed müze olacak" denildi…
Ayasofya‘nın işgal yıllarında bile susmayan ezanları böylece susturuldu…
Ulu mabede kilit vuruldu; Evlâd-ı Fâtihân yetim kaldı yetim…
Fatih‘in öz
malı, ilk vakfiyesi gasp edildi...
En önce
secdeye gidilen halılar kaldırıldı, sonra sıvanın altına gizlenen insan figürlü
mozaikler; kucağında çocuğu İsa‘yı
taşıyan Meryem Ana’yı tasvir eden mozaikler…;
Ve bütün
melekler Ayasofya‘yı terk etti…
Müzeye
çevrilen Ayasofya, 86 yıldır açılmayı bekliyor…
İş uzadıkça
uzuyor!..
1970‘li
yıllarda Ayasofya önünde "Zincirler kırılsın, Ayasofya ibadete
açılsın" muazzam kalabalıklarla mitingler yapıldı. O dönemin en heyecanlı gençlerinden Recep
Tayyip Erdoğan, Ayasofya‘yı ibadete kapalı tutanlara bugün "one
minute" diyerek haykırdı...
Ümmet ayakta
alkışladı…
Gün geldi,
devran döndü...
Fethin mührü
Ayasofya; secdelere yine hasret…
Ayasofya, ah
Ayasofya!..
Abdestsiz
ayaklara çiğnetilen Ayasofya...
Bizans‘ın Ortaçağı hayal mi ediliyor?..
Ayasofya artık
yeni bir fetih değil, Fatih‘ini bekliyor…
Bunca zulüm
artık yeter!..
Düşündüğümüz
an yaramız kanıyor…
Fatihin
vakfı asli hüviyetine dönmedikçe bu yara kapanmaz…
Bize bu
şehri hediye eden Sultan’ın nerede vasiyeti?..
Surlara
tırmanırken kızgın yağlarla kavrulan vatan evlatların ahı…
Boynumuzun
üstünde duran O beddua ve ahın farkında değil miyiz?..
“O” orada
mahzun kaldıkça belimizi doğrultmamız mümkün değildir!..
Umudumuz ve duamız odur ki;
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan beyefendinin Ayasofya Camisinin
İstanbul’un Fethinin yıl dönümü olan 29 Mayıs 2020 de cami olarak açılacağını
tüm dünyaya açıklamalarıdır.
Bizlerde
halk olarak sayın büyüğümüz ve Cumhurbaşkanımıza minnet duyuyoruz…
Rabbimiz
başımızdan eksik etmesin diye dualarda bulunuyoruz…
Bütün İslam
âlemine hayırlı olması en kalbi dileğimiz...
Selam ve dua ile…