Çok Önemli Bir Yazı…
Her
şey tamam da! Ya gece orduları…?
Türkiye’de
16 yıla çok şey sığdırıldı…
Son
16 yıl, Türkiye'nin kazandığı, büyüdüğü yıllar oldu. Vatandaş refah olarak daha
iyi bir Türkiye'de yaşamaya başladı…
Bu
yıllar, birçok yanlışların düzeltildiği yıllar, bir taraftan da hakikaten
büyüme yılları oldu…
2001
yılı Şubat ayında patlak veren büyük ekonomik kriz…
Dünya
Bankasından gönderilen Kemal Derviş…
14
Ağustos 2001’de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi…
AK
Parti 3 Kasım 2002’de yapılan seçimlerde tek başına iktidar oldu, kucağında
bulduğu üç büyük ateş topu ile…
Bunlardan
birincisi ekonomik sıkıntı…
İkincisi
terör belası…
Üçüncüsü
ise yaklaşmakta olan Irak işgali…
Sayın
Erdoğan’ın siyasi yasağı kalktı ve akabinde milletvekili seçilerek,
başbakanlığı Abdullah Gül’den devraldı.
Ve
ateşten gömleği giydi…
Bugüne
değin 16 seneye çok şey sığdırıldı. Bunları bir yazıya sadece başlıklarıyla
dahi sığdırmak mümkün değildir.
Marmaray
/Hızlı Trenler /Havaalanları /Üniversiteler/ Stadyumlar / Olimpik Yüzme
Havuzları /Metrolar /Tüneller /Otoyolları/Barajlar /Nükleer Santral
Modern
Adliye Sarayları /Milli Silahlar /Milli Tank /Milli Helikopter /Sismik
Araştırma Gemisi /Boğazın Altına Tüp Geçit /Dev Şehir Hastaneleri /Tersane,
Liman/Dar Gelirliye Konut…
Başörtüsünü
serbest…
Hz.Muhammed'in
(S.A.V) Hayatı'nı ve Kuran-ı Kerim'in seçmeli ders olması.
Uzaya
uydu gönderildi /Milli Parklar /Öğrenci Bursları artırıldı /Doğalgaz illere
yayıldı /Okuma Yazma Oranı Arttı /Okullaşma Oranını Arttı /Çiftçiye Destekler
Attı /Halka Sosyal Destekler Arttı/ MB Döviz Rezervlerini Arttı /Memur ve
Asgari Ücretlinin Maaşı Enflasyondan Fazla Arttı.
Türkiye’nin
ilk Tohum Gen Bankasını Açıldı /İMF ye Borç Sıfır /Hava Kirliliği, Çöp
Sorununu, Trafik Canavarı Yok…
Katsayı
Zulmünü, Öğrenciye Ders kitabını ücretsiz, Öğrenciye Süt,
Öğrenciye
Tablet, Okullara Bilgisayar, Okullara Akıllı Tahta...
Binlerce
Tarihi Yapı Restore Edildi…
Dünyanın
3. Deniz Dolgulu Havalimanı (Ordu-Giresun Havalimanı) yapıldı, Rize’de bir
ikincisi yapılıyor.
Silahlı
kuvvetlerimiz harekatlarda yüzde 70-75 milli ve yerli mühimmat kullanılıyor.
Türk Savunma Sanayii son yıllarda büyük bir atağa geçmiş durumda. Türkiye'nin
ihtiyaç duyduğu ağır silah sistemlerini milli imkanlarla üreterek ordunun
gücüne güç katıyor. Fırtına, Panter Obüsleri, Altay Tankları, Zırhlılar... İşte
tüm bu yerli ve milli sistemler…
Gurur
duyuyor ve dua ediyoruz. “Kefen ile yola çıkarak” 16 yıla çok şey sığdırıldı
dedik…de…
Ya Gece Orduları…?
Gece
orduları eksik kaldı…
Aile
çöküyor, toplum çatırdıyor... İnsan ilişkileri, aile içi ilişkiler, komşuluk
ilişkileri, bu değerlerin nasıl kolaylıkla yerle bir olabildiğini görebilmemiz
için kâfidir.
Bugün
Batı’da aile çöktü, aile, toplum diye bir varlık yok artık. İnsanoğlu bu tekin olmayan
dünyada korumasız, yapayalnız… Batıda “insan insanın kurdu”…
Bizde,
bizim medeniyetimizde, bizim toplumumuzda, insan insanın kurdu olarak görülmedi
hiç bir zaman. Biz, insan insanın yurdu, umudu ve ufku, ilkesini hayata
geçirdik; üstelik de inancına, rengine, bakmadan bunu gerçekleştirdik.
Fakat
biz, dünkü biz olma özelliklerimizi, bizi biz yapan, insana insan olarak,
Allah’ın halifesi olarak bakan, “hakikatten süt emen sahici Müslüman toplum”
olma hasletlerimizi korkunç bir şekilde… hızla yitiriyoruz.
Anadolu’muzda
yeşerttiğimiz, “Medine’den süt emen hakikat medeniyeti, insanı yaşatmayı görev
bildi. İnsan-ı kâmil hedefini, insanı olgunlaştırma derdini dert edindi.
Yunus-yürekli gönül insanları…”
Şimdi
bu gönül coğrafyası çatırdıyor...
“Bu
gönül coğrafyasının diriltici adalarını, limanlarını, sığınaklarını oluşturan
aile çatırdıyor, toplum hızla çözülüyor”!
Televizyonlar,
cinayet, tecavüz, şiddet haberlerinden geçilmiyor...
Aile
içi şiddet, boşanmalar, ortada kalan çocuklar… Adım adım ölüyoruz aileler ve
toplum olarak; çöküyoruz...
Yunus’un
fikri de zikri de diri! Yunus, Mevlânâ yaşıyor ama biz Yunus’lar, Mevlânâ’lar
yetiştiremediğimiz için çöküyoruz...
Nizamülmülk’ün
“gece orduları” gerek bize, demişti...
Nizamülmülk,
büyük bir eğitim devrimi yapmıştı; binyılı inşa eden, Batı üniversitelerine de
kaynaklık eden muazzam bir medrese devrimi…
Bazı
kişiler, Nizamülmülk’ü, Melikşah’a şikayet eder, şöyle derler: “Sultanım!
Nizamülmülk’ün eğitime yaptığı bu devâsâ yatırımla, İstanbul’u fethedebiliriz!”
Melikşah
vezirini çağırır, hesap sorar.
Nizamülmülk’ün
Melikşah’a verdiği cevap, bizi de kendimize getirmeye yetecek niteliktedir:
“Sultanım!
Ben, gece orduları yetiştiriyorum. İlim, fikir, zikir ve ruh orduları. Maddî
ordularının ulaşamayacağı yerlere onlarla ulaşabilirsin. İnançlarımızı,
ruhköklerimizi her dâim diri tutacak, biz yok olsak bile inançlarımızın
yaşamasını sağlayacak tohumları ekiyorum” demişti.
Maddî
ordularınız ne kadar güçlü olursa olsun, gece ordularınız, yani manevi
ordularınız; ilim, fikir, zikir ve ahlâk ordularınız yoksa yok olmaktan
kurtulamazsınız…
Gazeteci
Yazar Yusuf Kaplan’ın işaret ettiği gibi, "Aile çöküyor, toplum
çatırdıyor... Nizamülmülk’ün “gece orduları” gerek bize... Efendiler…
Bu
vebal STK’ların da boynunda…
Hizmet
ağları çok geniş olmalarına rağmen ‘Sivil toplum örgütü (STK)lar uyguda…
Çoğunun
ne üyelerine, ne bulundukları şehre, ne topluma, ne de insanlığa bir hayırları
var. Oysa Sivil Toplum Kuruluşları: “Güzel Ahlak”tan kültüre, sanata, spordan
edebiyata kadar çok önemli görevleri vardır…
Makam
sahibi olmaktan, protokole girip sosyal çevrelerini genişletmekten, koltuğun
gücüyle kendi reklamlarını yapmaktan, siyasi ikbal peşinde koşmaktan, kişisel
sorunlarını çözmekten, meydanlarda arzı endam etmekten başka yaptıkları bir şey
yok! Azda olsa gayretli güzel insanlar dışında…
Özel
okullara yapılan teşvik ve destek, STK'lara da mutlaka yapılmalıdır…
Her
şey tamam da! Ya gece orduları…?
Selam
ve dua ile…